Tek Taraflı Ölümlü Trafik Kazası Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
- avemininci
- 17 Ara 2024
- 10 dakikada okunur

Tek taraflı ölümlü trafik kazası mağdurun araç sürücüsü olduğu ve kaza neticesinde vefat etmiş olduğu kazalardır. Bu kazalarda, araç sürücüsü vefat etmiş olup; zarar gören üçüncü kişi yani sürücünün destek sahipleri olarak nitelendirilmektedir. Bu kazalar için 01.06.2015 tarihindeki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları düzenlemesine kadar tazminat talepleri olumlu sonuçlanmaktaydı.
HGK'nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK'nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK'nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, burada meydana gelen zararın ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayandığı; davacının ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan ve doğrudan kendisi üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusurunun davacıya yansıtılamayacağı ilkeleri gözetilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/5997 E., 2021/8282 K. sayılı ve 04.11.2021 tarihli ilamında "Davalı ... tarafından düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 18/04/2014-18/04/2015 tarihleri olup, davalı ... şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları'na göre değil, 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'na göre belirlenecektir.
01.06.2015 tarihli yeni ... Genel Şartları'nın yürürlüğünden önce meydana gelen trafik kazalarındaki ölümler bakımından, HGK'nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK'nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK'nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, davacıların talebinin ve iddia ettiği zararın ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayandığı; davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan ve doğrudan kendileri üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı ilkeleri gözetilmelidir.
Bu sebeplerle; desteğin davaya konu tek taraflı trafik kazasındaki kusurunun davacıların talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatına etki etmeyeceği de dikkate alınarak, davalının tazminattan sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, zararın teminat dışı olduğu kabulüne dayanan kararın bozulması gerekmiştir." hükmünde görüleceği üzere tek taraflı sürücü ölümlü kazalarda 01.06.2015 tarihinden önceki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinden destek sahipleri tazminat talep edebilecektir.
Fakat 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş poliçelere dayalı kazalar için sürücü vefatlarında tazminat talep edebilmek mümkün değildir. Zira 01.06.2015 tarihindeki genel şartlar değişikliğinde "destek şahsın kusuruna denk gelen tazminat talepleri" teminat dışında bırakılmış fakat 01.06.2015 tarihi itibariyle Karayolları Trafik Kanunu'nun 92. maddesinde tahdidi olarak sayılmış olan teminat dışı hallerde ilgili tazminat talebi teminat dışı bırakılmamıştır. Fakat ilgili kanun maddesi de Genel Şartlara dayanak oluşturacak şekilde 14.04.2016 tarihinde değişikliğe uğramış ve tek taraflı, sürücü vefatı ile sonuçlanmış kazalarda sürücünün destek sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatı alabilmesinin önüne geçilmiştir.
Fakat biz Yargıtay tarafından kanun öncesinde yani 01.06.2015 tarihi ile 14.04.2016 tarihi arasında akdedilmiş olan poliçelerden kaynaklı taleplerde tek tarafla sürücü vefatı kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddedilmesi uygulamasının yerinde olmadığı kanaatindeyiz. Zira 01.06.2015 tarihi ile 14.04.2016 tarihi arasındaki teminat dışı iddiası yalnızca bir genelge niteliğinde olan Genel Şartlar'a dayandırılmaktadır. Fakat düzenleyici bir işlem olan genel şartlar ile kanunda bulunmayan bir hükmün konularak teminat dışı hal sayısının kanun koyucunun iradesine aykırı olarak genişletilmesi hukuka uygun değildir. Fakat Yargıtay'ın bakış açısı ile bizim bakış açımız bu konuda ayrılmaktadır.
Tek Taraflı Sürücü Ölümlü Kazalarda Zamanaşımı Süresi Nedir?
Bilindiği üzere Karayolları Trafik Kanunu'nun zamanaşımını düzenleyen 109. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır." hükmü düzenlemiştir.
Burada ilk aşamada zamanaşımı iki yıl olarak değerlendirilebilecek ise de bu değerlendirme yanılgılı bir değerlendirme olacaktır. Zira sürücü şahsın kendi kusuru ile vefat etmiş olması halinde dahi ceza zamanaşımı süresi uygulanabilecektir. Ceza zamanaşımı süresinin uygulanması; suç ile ilgili soruşturma veya kovuşturma yapılması ya da şahsın o suçu işlemiş olup olmaması olgusundan bağımsızdır. Fakat burada tartışılabilecek olan husus bir kişinin kendini öldürmesinin suç olamayacağı düşünüldüğünde "Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma" suçu değerlendirilerek 8 yıllık zamanaşımı süresinin mi uygulanacağı yoksa "Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme" suçu esas alınarak 15 yıllık zamanaşımı süresinin mi uygulanacağıdır.
Bizim kanaatimiz burada her halükarda 15 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması yönündedir. Çünkü sürücünün vefatında dahi suç konusu olay meydana gelmiştir. Savcılık bu soruşturma ile ilgili örneğin ildeki karayolları memurlarını ya da meydana gelen karayolunu sorumluluğunda bulunan belediye görevlilerinin ifadesine başvurabileceği gibi soruşturmaya dahil edebilecektir. Nitekim Yargıtay'da bu hususta bizimle benzer görüşte olup zamanaşımı süresinin 15 yıl olarak uygulanabileceğini belirtmektedir. Buna ilişkin emsal yargı kararları da aşağıda sunulmaktadır.
Tek taraflı sürücü vefatlı trafik kazaları için daha detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

*********************************************************************************************************
17. Hukuk Dairesi 2015/7605 E. , 2018/1066 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen hükmün, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin verilen mahkeme ek kararı, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R-Davacılar vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracı sevk ve idare eden davacıların eşi/ babası ...'in yaptığı tek taraflı kazada öldüğünü, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını ve davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları haklı saklı kalmak kaydıyla 750,00 TL. maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, 2918 sayılı KTK'nun 109. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürede dava açılmadığından, davacıların alacaklarının zamanaşımına uğradığını, olay tek taraflı kaza olduğundan ceza zamanaşımının uygulanamayacağını, davacılar murisinin tam kusuruyla gerçekleşen kazada öldüğü ve bu kusur davacılara da yansıyacağından davacıların tazminat talep haklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu kazanın tek taraflı kaza olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109. maddesi gereği, zararın öğrenilmesinden sonraki 2 yıl içinde açılmayan davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükmün, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine, mahkemenin 17.03.2015 tarihli ek kararı ile, dava değerinin 750,00 TL. olduğu ve kararın kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle, temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş olup bu ek kararı da davacılar vekili temyiz etmiştir.Davacı tarafın, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nun 107. maddesine göre fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 750,00 TL. maddi tazminat istemiyle belirsiz alacak davası açmış olmasına; yargılama aşamasında davacıların alacağının belirli hale gelmemiş olmasına; bu itibarla başlangıçta dava değeri olarak gösterilen miktarın mahkeme kararının kesinliğine mahal vermesinin mümkün olmamasına göre; davacılar vekilinin asıl karara ilişkin temyiz isteminin, hükmün kesin olmasıyla reddine ilişkin 17.03.2015 tarihli ek kararın kaldırılması ve işin esasının incelenmesi gerekmiştir.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53/3. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 45/2.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda Ceza Kanunu'nun öngördüğü ceza zamanaşımının (sürücü, işleten veya diğer sorumlular için fark gözetilmeksizin) uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli olup, ayrıca fail hakkında mahkumiyet kararı ile sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı gerekmemektedir (HGK'nun 10.10.2001 gün 2001/19-652 E, 2001/705 K sayılı ilamı)-(HGK'nun 05.06.2015 gün 2014/17-2198 E, 2015/1495 K sayılı ilamı)-(HGK'nun 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).Davaya konu edilen olayda, davacıların eşi/ babası ..., sürücüsü olduğu araçla yaptığı tek taraflı kazada ölmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere, KTK'nun 109/2. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir kişinin ölümüyle sonuçlanan söz konusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve davacılar desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK'nun 109. maddesinin 2. fıkrasındaki "cezayı gerektiren fiil" ifadesinin seçilmesi, zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre eylem için (TCK'nun 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nun 66/1-d maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında, dava tarihi olan 31.10.2014'te zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre, zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle, işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 19/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*********************************************************************************************************
17. Hukuk Dairesi 2014/20020 E. , 2016/9517 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)Taraflar arasındaki ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracı sevk ve idaresinde bulunduran davacının oğlu ... yaptığı tek taraflı kazada öldüğünü, oğlunu kaybeden davacının ölenin desteğinden yoksun kaldığını belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, KTK 109/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi ve ceza zamanaşımı süresi olan 5 yıllık süre içinde açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, desteğin tam kusurlu olarak yaptığı tek taraflı kazada ölmesi nedeniyle davacının tazminat talep hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının desteğinin yaptığı tek taraflı kazada öldüğü, suç teşkil eden eylem bulunmadığından ceza zamanaşımının olayda uygulanamayacağı, KTK'nun 109/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir....Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK'nun 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (....Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK'nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanunu'nun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/2 (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/2. maddesinde düzenleme yapmıştır.Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK'nun 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanunu'na göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılması, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu...aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya sigortacı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (... sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).Davaya konu edilen kazada, davacının desteği olan oğlu Kazım, sürücüsü olduğu araçla yaptığı tek taraflı kazada ölmüştür.Yukarıda açıklandığı üzere, KTK'nun 109/2. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir kişinin ölümüyle sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve sürücü davacı desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı... Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK'nun 109. maddesinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre eylem için(TCK'nun 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nun 66/1-d maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında, dava tarihi olan 09.10.2013'te zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle, işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 31/10/2016 gününde Üye ...'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
*********************************************************************************************************
4. Hukuk Dairesi 2021/5997 E. , 2021/8282 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen karara karşı davacı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetinin 13/09/2018 tarih ve 2018/İHK-7672 sayılı itirazın reddine dair verilen kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü;K A R A RDavacı vekili; davalının trafik sigortacısı olduğu aracı sevk ve idare eden davacının eşi ....’nun yaptığı tek taraflı kaza sonucu öldüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; davacılar desteği kazada tam kusurlu olduğundan zararın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; davacının desteği sürücünün tam kusurlu olduğu ve zararın teminat dışı olduğu gerekçesiyle başvurunun reddine dair verilen karara davacı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, kazada tam kusurlu olan desteğin bu kusurunun davacılara da yansıyacağı ve davacıların talep ettiği zararın teminat dışı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Yeni Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartların C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni Genel Şartlar'ın C.11. maddesine göre; yeni genel şartlar, genel şartların yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır.Somut olayda; desteğin sürücüsü olduğu araç ile seyri sırasında 05/04/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı kaza sonucu vefat ettiği; poliçenin düzenlenme tarihinin ise 18/04/2014 tarihi olduğu görülmektedir. Davacı eş tek taraflı kazada hayatını kaybeden ve tam kusurlu olan sürücü desteğin kendi zorunlu mali mesuliyet sigortasından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır.Davalı ... tarafından düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 18/04/2014-18/04/2015 tarihleri olup, davalı ... şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları'na göre değil, 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'na göre belirlenecektir.01.06.2015 tarihli yeni ... Genel Şartları'nın yürürlüğünden önce meydana gelen trafik kazalarındaki ölümler bakımından, HGK'nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK'nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK'nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, davacıların talebinin ve iddia ettiği zararın ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayandığı; davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan ve doğrudan kendileri üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı ilkeleri gözetilmelidir.Bu sebeplerle; desteğin davaya konu tek taraflı trafik kazasındaki kusurunun davacıların talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatına etki etmeyeceği de dikkate alınarak, davalının tazminattan sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, zararın teminat dışı olduğu kabulüne dayanan kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, dosyanın, hakem dosyasının saklanması kararını veren .... Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*********************************************************************************************************
Comments