Yapay Zeka ve Telif Hakları Sorunu
- avemininci
- 3 gün önce
- 3 dakikada okunur
Yapay zekâ (AI) teknolojilerinin hızlı gelişimiyle birlikte, yazılı metinlerden görsellere, müzikten kodlara kadar pek çok alanda insan katkısı olmadan ya da sınırlı insan müdahalesiyle üretilen içerikler ortaya çıkmaktadır. Bu durum, geleneksel telif hakkı sisteminin sınırlarını zorlamakta ve içeriklerin sahibi kimdir, bu içerikler üzerinde kim hangi haklara sahiptir gibi yeni sorular doğurmaktadır. Bu yazıda, yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriklerin telif hakkı açısından değerlendirilmesi, yapay zeka ve telif hakları sorunu, hem Türk hukuku hem de uluslararası hukuk perspektifinden ele alınacaktır.

1. Telif Hakkının Temel Unsurları
Telif hakkı koruması, genel olarak bir fikrî emeğin ürünü olan ve insan zihninin yaratıcı faaliyeti sonucu ortaya çıkan eserleri kapsar. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na (FSEK) göre, eser sahibi gerçek kişi olmalıdır ve "eser", sahibinin hususiyetini taşımalıdır.
Bu çerçevede telif korumasının şu temel kriterleri vardır:
Eserin orijinal olması,
İfade edilmiş bir formda bulunması,
İnsan tarafından yaratılmış olması.
Yapay zekanın ortaya çıkardığı içerikler bu kriterleri ne ölçüde karşılamaktadır, bu kritik bir sorudur.
2. Yapay Zekâ Tarafından Oluşturulan İçerik Eser Sayılır mı?
Bir yapay zekâ sisteminin (örneğin bir görsel üretici veya dil modeli) tamamen otomatik olarak oluşturduğu içerikler, kimin ürünü sayılacaktır? FSEK uyarınca "eser sahibi" ancak bir gerçek kişi olabilir. Yapay zekanın ise bir iradesi ve kişiliği olmadığı için eser sahibi sayılması mümkün değildir.
Bu noktada bazı olasılıklar gündeme gelir:
Yazılımı geliştiren kişi/şirket: İçerik üzerinde doğrudan yaratıcı faaliyet göstermediği için telif hakkı iddiası zayıftır.
YZ aracını kullanan kişi: Eğer içerik üzerinde yönlendirici, seçici, yaratıcı katkı sunmuşsa, sınırlı da olsa telif hakkı iddia edebilir.
Hiç kimse: İçerik tamamen otomatik üretilmişse, telif koruması dışında kalabilir.
ABD Telif Bürosu (USCO), 2023’te verdiği kararlarda, "tamamen yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriklerin telif hakkı koruması alamayacağını" açıklamıştır. Avrupa Birliği de benzer yaklaşımı benimsemektedir.
3. Türk Hukukunda Yapay Zeka ve Telif Hakları Sorunu
FSEK’in mevcut düzenlemelerine göre, yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriklerin telif hakkı koruması altına alınabilmesi için mutlaka insan katkısı gerekir. Bu katkı:
İçeriğin yönlendirilmesi,
Yapay zekâya verilen komutların özgünlüğü,
Üretim sonrası yapılan düzenleme ve seçimlerdeki özgünlük olabilir.
Yalnızca "komut verme" ile sınırlı bir etkileşimde bulunan kullanıcının, YZ tarafından tamamen otomatik üretilen bir içerik üzerinde tam telif hakkı sahibi olması ise hukuk doktrininde tartışmalıdır.
4. Mülkiyet ve Sorumluluk Meselesi
Yapay Zeka tarafından oluşturulan içeriklerde mülkiyetin kime ait olacağı, bu içeriğin ticari kullanımını kimin yapabileceği, başkaları tarafından kullanıldığında hak ihlali olup olmayacağı gibi meseleler şu belirsizlikleri doğurur:
Ticari Kullanım Hakkı: Yapay zeka üreticileri (örneğin ChatGPT, DALL·E gibi modellerin geliştiricileri) kullanım şartlarında içeriklerin ticari kullanımına dair sınırlamalar veya izinler getirebilir.
Hak İhlali Sorumluluğu: Yapay Zeka’nin ürettiği bir içerik başka bir eseri taklit ederse (örneğin ünlü bir sanatçının tarzını birebir kopyalarsa), bu durumda sorumluluk kime aittir? Kullanıcı mı, geliştirici mi?
Bazı hukuk sistemleri, kullanıcıya daha geniş kullanım hakkı verirken, bazıları geliştirici firmaya mülkiyetin korunması açısından daha güçlü konum tanımaktadır.
5. Mevzuat Gelişmeleri ve Hukuki Çözüm Önerileri
Bu alandaki mevzuat hâlen gelişim aşamasındadır. Avrupa Birliği'nin Yapay Zekâ Yasası taslağı (AI Act) ve ABD’deki Federal Telif Bürosu uygulamaları, konunun düzenlenmesine dönük örnek teşkil etmektedir.
Çözüm önerileri:
FSEK'e insan katkısı içermeyen yapay zeka ürünlerinin telif dışı kalacağına dair açık hüküm eklenmesi,
İnsan katkısının derecelerine göre sınırlı telif hakkı verilmesi,
Yapay Zeka üreticileriyle kullanıcılar arasında "müşterek eser sahipliği" düzenlemelerinin yapılması,
Ticari kullanım haklarının açıkça tanımlandığı kullanım sözleşmelerinin oluşturulması.
6. Sonuç
Yapay zekâ teknolojilerinin sanat, yayıncılık ve bilgi üretimi gibi alanlarda hızla yaygınlaşması, telif hakkı hukukunda köklü değişiklikleri zorunlu kılmaktadır. Mevcut hukuk sistemleri, insan yaratıcılığına dayalı telif anlayışı üzerine kuruludur; oysa yapay zekânın katkısı, bu anlayışı zorlamaktadır.
Türkiye’de ve dünyada bu konuda hâlâ birçok boşluk bulunmaktadır. YZ ile üretilen içeriklerin kullanımı, paylaşımı ve ticarileştirilmesinde açık ve şeffaf hukuki düzenlemelere ihtiyaç vardır. Gelecekte bu içeriklerin eser sayılıp sayılmayacağı, kimlere ne tür haklar tanınacağı konuları, sadece hukukçular değil, etikçiler, yazılımcılar ve politika yapıcılar tarafından da birlikte tartışılmalıdır.
Comentarios